Gırgırına

Hayat hep çelme taktığı için; bizde her şeyi gırgırına yaşayalım mesela;gerçekleşmeyecek bekleyişe son vermek, gırgırına kahve içmek, hadi gel hayal kuralım gırgırına, yüreği yorgun olanlar aslında o gırgırının içinde keşke,olsa,mümkün değil,imkansızlıklar, hayal kırıklığının yanında kalp kırıklığıda yer alır.çok sevdiğin için kaybetmekten korkarsın, her mutlu olduğunda arkasından gözyaşı gelir yağmurları kıskandıracak kadar. mutlu olmaktanda korkarsın.gerçekle hayali karıştırırsın umutlanmışındır çünkü.sen hangisindesin bilmiyorum. Beynimin bana oynadığı oyun mu? Yoksa yüreğimin oyunu mu?
Hayatınıza bir mavilik getirin gülümsemede olsun. Senin haberin yok her daim dualar yolluyorum sana hep iyi ol diye.
gırgırına gökyüzüne bakıyorum seninde baktığını bildiğim için.Ne gariptir ki hıçkırık tutsa kulağın çınlasa ondan bilirsin sanki çat kapı gelecek ya da yolda yürürken birden bire karşına çıkacak elini uzatıp bu eli tutarsan sımsıkı bende tutarım tutmazsan geldiğimi unut yok öğle bir şey sadece filmlerde var ne acı dimi.Yüreğinin yürekle karşılaşması hep gecikiyor her zaman engellere takılıyor sonrada kısmet değilmiş şöyleymiş böyleymiş lafları uçuşuyor. Aaa! Bide kadermiş deniliyor. Hayat hep filmin sonuna yetiştiriyor, trenin son vagonunu görmek gibi;ne garip dimi…oysa ben böyle bilmezdim hayatı denilir.
Okula gittiğimiz zamanlarda dersleri soranlar, okul bittiği zaman karneyi soranlar, diplomayı soranlar, iş hayatına başladığımız zaman işle ilgili soru soranlar, kız arkadaşın erkek arkadaşın var mı diye soranlar, Eeeh! Evlen artık diye soranlar, Çocuğunuz yok mu? Olsun ama diyenler, sonra dünyayı gökyüzünden izlersin ya çok erken gitti vah vahlar ya da eh! Çok bile kaldı diyenler. Bunların içinde olmayanlar ne peki  Hep bir plan çaba sarf ediş.
 Mutlu musun? Huzurlu musun? Gülebiliyor musun?(Gerçek anlamda)Vicdanın rahat mı? Herkesin hakkını hakkıyla verdin mi? Niye hep akıllan işler yapılıyor mantık devreye giriyor. Niye kalpten yürekten tüm işler ilerlemiyor işte belki o zaman daha güzel nefes alabilirdik. 
 Bazen gözyaşın kendiliğinden akar yabancı olduğun bir şey değildir ya hani o gözyaşı yanaklarını acıtır tuzlu olduğu için değil kimseye hiçbir şey anlatamadığın içindir anlatırsın anlamazlar ya da işlerine öğle gelir. Niye böyle yaparlar anlamazsın. Yüreğinin canını acıtmışlardır. Çevrene bakarsın herkes kendi dünyalarında susarsın.
En acı olanı da beklemek Ya da her şeye boş vermişlik çekersin.
 Yürek kapısını da ardına kadar açıkken onu da kapatırsın hayallerinin üstüne çizik atarsın buda olmadı buda.Yüreğini göklere bırak.Rüyalar gerçek olmuş olsaydı şimdi seninle kahve içiyor olurduk sahilde mavi denizin ve mavi gökyüzünün bize bakışlarıyla gülümsüyor olurduk gırgırına.Son gemi son şarkını çalana denk bari o gemide içindekilerde çalan şarkıda heyecanlı güzel olsa da koşa koşa gidilse beyaz ışığa.Yağ yağmur içime şu yüreğim ne zaman dolsa sen devreye giriyorsun demek sırf sen beni anlıyorsun melekleri kıskanmışımdır sadece üstüne alınma. Yalnızlık anladı beni kavradı sarıldı. Herkesi izleyelim gel yalnızlık gözün görmediği yerden izleyelim hadi bir kahve kapta gel gırgırına nasılda herkes kendi dünyasında mutluymuş bir bakalım gerçekten mutlular mı? İçtenlikle gülebiliyorlar mı?sevip seviliyorlar mı?(Yeşim Gürses)


 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Geçmiş Zaman

9

Merhaba Çocukluğum